Dijitalleşme
Dijitalleşme yaşamımızın her alanına müdahale ediyor! Bu müdahale karşımıza veri, internet ve dijital ürünler şeklinde çıkarken, tanım olarak "Gerçek bilgilerin, fiziksel bir yere bağlı olmadan sunulması"nı ifade ediyor. Dijital yöntemler ile eski yöntemler arasında oldukça ciddi farklar var. Bilgiler artık önceden olduğu gibi analog olarak sunulmuyor. Eski yöntemlerde bilgi depolamanın birincil şartı, bilgilerin fiziksel bir formatta olmasıydı, bu da bilginin yerel olduğu ve aynı zamanda imha edilebileceği anlamına gelmekteydi. Dijitalleşme bunu büyük ölçüde çözüyor, çünkü neredeyse tüm bilgilerin kopyalanmasına izin veriyor ve aynı bilgiyi birden fazla yerde depolayıp ve bilgi kaybını önleyebiliyor.
Dijitalleşmenin iletişimi hızlandırdığı gayet açık. Bunun en basit örneği e-postalar. E-postalar mektuplardan daha hızlıdır ve dijital planlar, kağıtlara çizilen ya da yazılan planlardan çok daha kolay yönetilebilir. Tüm iletişim ve bilgi teknolojilerini kapsayan bir süreç olarak dijitalleşme, toplumu ve iş dünyasını hesaba katarak giderek daha fazla anlaşılıyor ve benimseniyor.
Dijital Dönüşüm
Dijital dönüşüm kavramını endüstri 4.0’ın hayatımıza girmesi ile duymaya başladık. 2000 yılında ilk kez kullanmaya başladığımız bu kavram, büyük heyecan uyandırdı. Dijital dönüşümler ile ilk olarak analog kayıtlar dijital ortamda işlenir hale getirilmiş ve süreçler dijital ortama aktarılmıştı (Buna e- hizmetleri örnek olarak gösterebiliriz). Gelinen bu noktada tüm kurumsal varlıklar ve paydaş ilişkileri, dijital ortamda yeniden tanımlanmaktadır. Bu bağlamda dijital dönüşüme en basit tanımıyla var olan geleneksel yapının, elektronik dünya şartlarına göre düzenlenerek, aktif hayata geçirilme biçimi diyebiliriz. Yeni paradigma olarak kabul edilen dijital dönüşüm, bir adım değil bir sonraki adımı belirleyen bir süreçtir.
Dijital dönüşüm bir anlamda da kavramlar toplamı haline geliyor. Birbirinden farklı fikirler ortaya sunuluyor, teoriler üretiliyor. Ve şirketlerin tümü buna ayak uydurmak zorunda kalıyor. Atlanmaması gereken nokta şu ki dijital dönüşüm özel gereksinimlere göre uyarlanmalıdır. Her şeyden önce dijital dönüşüm yapan şirketler, dönüşüm üzerine çalışan firmalar ve karanlık fabrikalar dönüşümü gerçekleştirirken olumlu yaklaşmalı ve dönüşümün her adımını bir zafer olarak adlandırmalıdır. Çünkü en nihayetinde dijital dönüşüm, satışların düşmesi, karlılığın düşmesi, kalitenin düşmesi ve verimliliğin düşmesi gibi geleneksel sorunları dijital teknolojileri kullanarak ve kaynakları en doğru biçimde yönlendirerek çözüme kavuşturuyor.
Dijitalleşme ve Dijital Dönüşüm Arasındaki Fark Nedir?
Dijitalleştirme, gelir yaratmak, işi geliştirmek, iş süreçlerini değiştirmek / dönüştürmek (sadece dijitalleştirmemek) ve dijital işler için bir ortam yaratmak amacıyla dijital teknolojilerin ve verilerin (sayısallaştırılmış ve doğal olarak dijital) kullanılması anlamına gelmektedir. Dijital dönüşüm ise, bilgi teknolojilerinin yoğun kullanımı ile iş süreçlerinin ve bilgilerin hızla, para ve zaman tasarrufu sağlayarak dijital (elektronik) ortama taşınmasıdır.
Yani kısacası; teknolojiyi kullanmak dijitalleşme, teknoloji iş süreçlerine entegre edip oradan bir artı dönüş veya otomasyon sağlamak dijital dönüşümdür.
Özetleyecek olursak;
Dijital dönüşümün pek çok tanımını yapmak mümkün, bu tanımlar içinde bulunulan endüstriye, yaratılan değere, firma büyüklüğüne ya da girişimcilik tarzına göre değişkenlik gösterebiliyor. Ancak hepsinde ortak olan, bu dönüşümün teknolojinin işletme süreçlerine uygulanması ile birlikte firmaların iş yapma ve değer yaratma biçimlerinin köklü halde değişmesi. Yani tüm işletmecilik süreçlerinizi en başından analiz edip, değişen tüketim deneyimlerini yeniden inceleyip yeni bir tüketici deneyimi yaratmak üzere bütün varlığınızı kökünden değiştiriyorsunuz. Dijital dönüşüm geçmişi, bugünü ve geleceği kapsayan bir süreçtir. Bu yüzden aynı anda hem tedbirli hem yeniliklere açık bi tavır sergilemek, sürece uyumlanmanızı oldukça kolaylaştıracaktır.